Ada, bütün gün kâğıt
fenerler yapmış, camlara yapıştırmak için renkli elişi kâğıtlarından süsler
kesmişti. Bunlarla evlerinin balkonunu süsleyecekti ama bunu tek başına yapması
imkânsızdı.
Ertesi sabah, 23 Nisan
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’ydı. Korona virüs salgını nedeniyle bir
süredir “Hayat eve sığar.” sloganıyla sokağa çıkma yasağı konulmuş, okullarda
eğitime ara verilmişti. Aylar öncesinden sınıfça yaptıkları bayram hazırlıkları
da yarım kalmıştı. Bu yıl Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kuruluşunun yüzüncü
yılıydı. Bayramın büyük bir coşkuyla kutlanılması beklenirken evlere kapanmak
ve kutlayamamak çok üzücüydü.
Birkaç gün önce televizyonda 23 Nisan
günü, tüm ülkede balkonlardan İstiklal Marşı okunacağı ile ilgili bir haber
duyduğunda heyecanlandı.
Fatma YANGIN EKŞİOĞLU
NOT: ÇALIŞMALARIMIZ İZİNSİZ KULLANILAMAZ. ANCAK SİTEMİZ ADRESİNİ KAYNAK GÖSTEREREK KULLANABİLİRSİNİZ.
“Balkonlarda İstiklal Marşı okunursa
kutlamalar da yapılabilir.” diye düşündü.
Bu fikrini karşı apartmanda oturan sınıf
arkadaşları Sude ve Efe’ye söyledi. Böylece 23 Nisan günü balkonlarından
kutlama yapmaya karar verdiler. Balkonlarını süsleyecekler, şiirler
okuyacaklardı.
Abisi Arda’dan yardım istemek için odasının kapısını çaldı:
“Yarın için balkonu
süslememe yardım eder misin?” diye sordu.
Odanın kapısı kilitliydi.
“Benim işim var, yardım
edemem.” dedi abisi. Odasından gitar sesi geliyordu.
“Of!” dedi Ada. “Ya, anne!
Arda abim yardım etmiyor. Ben bu süsleri balkona nasıl asacağım?”
“Ben yardım ederim.” dedi
annesi.
Gece, lambanın ışığından
faydalanıp balkonu süslediler. Bir de bayrak astılar. Kimse görmesin, sabah
sürpriz olsun istiyordu Ada.
Güzel bir şiir
hazırlamıştı okumak için. Sude 23 Nisan şarkısı söyleyecek, Efe de şiir
okuyacaktı.
Uyumak için odasına gitti
ama heyecandan bir türlü uyku tutmuyordu. Abisinin odasından hâlâ gitar sesleri
geliyordu. Kızgındı abisine. Süsleri ve kâğıt fenerleri yapmasına da yardım
etmemişti.
“Bana ne! Ben çocuk muyum
ki çocuk bayramı için hazırlık yapayım.” demişti.
Küskün bir şekilde
söylendi:
“Hıh! Çocuk değilmiş!
Sanki ben ona çocuksun dedim. Ben de biliyorum liseye gidenlere artık genç
deniyor ama bana yardım etse ne kaybederdi ki?” Bu düşüncelerle uykuya
daldı.
Sabah erkenden kalktı,
hemen balkona koştu. Gece süsledikleri balkonun gündüz nasıl göründüğünü merak
ediyordu.
Çok güzel olmuştu balkon.
Sokağa baktı. Sudelerin ve Efelerin balkonları da güzel süslenmişti. Sokakta
herkes balkonlarına bayrak asmıştı. İnsanlar evlerde kapalı olsalar da bayram
olduğu belli oluyordu. Kahvaltıyı erken yaptılar. Ada şiirini
yazdığı kâğıdı almak üzere odasına girdi. Çıktığında Arda elinde gitarıyla onu
bekliyordu.
“Ne dersin, açılışı ben
yapayım mı, senin için bir şarkı çalmamı ister misin?” diye sordu.
Ada çok şaşırdı ve mutlu
oldu. Demek ki abisi günlerdir bayram için hazırlık yapmış, kardeşine sürpriz
yapmak istemişti. Sevinçle karşılık verdi.
“Evet, çok mutlu olurum.”
Balkona çıktılar. Karşı
apartmanda oturan Arda’nın sınıf arkadaşı Eda da balkondaydı. Arda ile
işaretleşmelerinden önceden anlaştıkları belli oluyordu.
Günlerdir sokağa çıkma
yasağı yüzünden sessiz olan sokakta bir anda abisinin çaldığı müzik sesi
yankılandı. Sesi duyan herkes balkona fırladı. Arda gitar çalıyor, karşı
apartmanda oturan Eda abla da gür bir sesle şarkı söylüyordu.
“Bugün bayram
Erken kalkın çocuklar
Giyelim en güzel giysileri
Elimizde taze kır
çiçekleri…”
Şarkı bitince balkonlardan
alkış sesleri yükseldi. Ardından bütün sokak bir ağızdan İstiklal Marşı’mızı
okudu. Sonra Ada, Sude ve Efe de şiirlerini okudular, alkışlandılar.
Günlerdir kapandıkları evlerine bugün daha
mutlu bir şekilde girdiler. Gönüllerince, özgürce kutlayamasalar da güzel bir
gün olmuştu.
Hayat eve sığıyordu ama
görüldüğü gibi bayram coşkusu evlere sığmıyor, balkonlardan taşıyordu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder